Yıldırım Demirören etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yıldırım Demirören etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2010 Salı

Cuk Cuk



Takıma destek olmak lazım diyen adamlar maçta Tello ve Nihat’ı ıslıkladılar. Ne kadar büyük bir destek vermiş oldular takımlarına böylece. Bak adam gibi oynamazsan seni de ıslıklarım demiş olup, diğer futbolculara gaz vermiş oldular. Bu sayede 4 gol gelmiş oldu.
Merak ediyorum, biz ne zaman değistik böyle? Ne zaman skora göre tepki veren, günlük başarılara bakan bir taraftara dönüştük diye?
Cevap basit aslında. Demirören’den sonra. Kolay kolay da değişmez artık bu profil bizde. Nasıl değişsinki. Demirören yolu bulmuş. Her seferinde taraftarı susturmayı biliyor.
Demirören için biz taraftarlar olarak bir bakıma ağlamaya başladı mı ağzına meme tıkılan bebek gibi olduk. Şimdi takım iyi gidiyor sorun yok. Bu sezon sonuna doğru takım kötü giderse taraftar ağlamaya başlar, sene başında Mansimov sayesinde bir yıldız alınır, taraftarın ağzına memesi verilmiş olur ve taraftar susturulur. O yıldız elimizde patlar, taraftar yine isyana başlar, hoop devre arasında yeni bir hoca gelir al sana bir meme daha. Biz taraftarlar olarak ağzımızdaki memeyi cuk cuklayalim boyuna. Asıl Demirören Beşiktaş’ı cuk cukluyor haberimiz yok.

22 Ocak 2010 Cuma

Güzel Beşiktaş'ımın Çirkin İnsanları




Güzel Beşiktaş'ımda hala Demirören'i savunan çirkin insanlar var. Aslında düşününce normal de gelebiliyor. Demirören'den bir çıkarın vardır veya yakın akrabandır. Olabilir tabii. Bu durumda savunanları anlarım ama başka türlüsünü anlayamam. Çünkü Demirören ile bir çıkar ya da akrabalık ilişkisi bulunmayan birisi hala Demirören'i savunuyorsa bir sorunu vardır. Sorunlardan en küçüğü ise bunca yaşananlara rağmen hala kendisinde olumlu bir ışık gören insanın, çocukluğunda çok polyanna okumuş olmasıdır. Daha büyük sorunlara değinmeyeyim ki zekası ile ilgili hakaret etmiş olmayayım kimseye.


Peki Demirören'i savunanlar hangi konularda savunuyorlar.
Mesela en çok Murat Aksu'yu kötülüyorlar. Tamam, bizde Murat Aksu gelecek her şeyi düzeltecek gibi salakça bir beklenti içinde değiliz zaten ama ortada Demirören'den ve Aksu'dan başka bir seçenek var mı? Yok. O zaman mecburen Murat Aksu'yu desteklemek zorundayız. Evet, istesek de istemesek de buna zorunluyuz. Beklentilerimizin olduğu diğer isimlerin neden Beşiktaş'ı yüz üstü bıraktığı mevzusuna hiç girmeyeceğim şimdi. Durum böyleyken de bu zorunluluk ortaya çıkmış oluyor.

Sonra bir de deniyor ki, Beşiktaş'ın içine siyaset girer. Arkadaş siyaset zaten bırak Beşiktaş'ı futbolun içinde her zaman vardı, her zaman da olacak. Futbol siyasetçiler için bulunmaz bir nimet, bundan vazgeçmezler. Murat Aksu'nun ise siyaseti kulübe iyice sokacağını daha doğrusu sokabileceğini düşünmüyorum. Bugün ne kadar siyaset varsa kulübün içinde yine en fazla o kadar olacaktır. Bakmayın siz Demirören'in siyaset girecek kulübe diye yaygara yapmasına. Kaldı ki, Murat Aksu'nun basın bildirisinde bahsettiği Demiören'in 2. başkanı da siyasetin içinde. Aksu isim vermemiş ama bahsettiği isim Ertuğrul Kumcuoğlu ve kendisi Mhp milletvekili. Aktif olarak hala siyasetin içinde şu anda. Yani şimdiye kadar zaten vardı siyaset hala da var. Bundan sonra da olacaktır. O yüzden ya siyaset bulaşırsa diye korkulmasın bence.

Bir de deniyor ki, Murat Aksu ile Aziz Yıldırım'ın ilişkileri çok sıkı fıkı. Bu nedenle Aziz Yıldırım bizi istediği gibi kullanır. Aziz'in elinde oyuncak oluruz. Hey maşallah senaryoya bak. Böyle bir şey mümkün olabilir mi sizce? Hadi diyelim ki mümkün. Peki, o zaman Demirören'in Adnan Polat ile olan dostluğundan dolayı Galatasaray'ın oyuncağı olur muyuz diye niye kimsenin aklına gelmiyor? Neden sadece Murat Aksu işin içinde olunca her şey kötüye gidecek diye olay yapılıyor. Bugün Murat Aksu için korkulan ne varsa şu anda zaten kulübün başında fazlasıyla var. Siyasetten korkuyorsan siyaset var. Rakip başkanlarla ilişkilerden korkuyorsan daha samimi, daha yakın ailevi ilişkiler var. Ya kulübü iyi yönetemezse diye korkuyorsan zaten şu anda da iyi yönetilmiyor.

Bir de Demirören'in artık akıllandığını düşünenler var ki onlar bence en hayalperestlerimiz. Bugün bir ağacın karşına geçip 2 kere 2 kaç ederi 6 yıl boyunca öğretmeye çalışın, ağaç belki 4 adet yaprağını düşürür size cevap verir, akıllanır ama Demirören akıllanmaz.

Sözün özü; Demirören başkan olmasın diye Beşiktaşlılık ruhumu şeytana bile satarım. Murat Aksu'nun ne yapıp ne yapamayacağı hakkında da en ufak bir beklentim ya da korkum yok. Ben şu camiaya başkan olayım da batırayım, rezil edeyim amacıyla başkan olmaya niyetlense bile Demirören kadar batıramaz zaten. O yüzden bence yersiz korkularınızı bir kenara bırakıp Murat Aksu'ya bir şans verilmesine destek olun. Çünkü Demirören ile olmadı, olmuyor, hiç bir zaman da olmayacak.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Aksu'dan Demirören'e Yanıt




 Beşiktaş başkan adayı Murat Aksu, Beşiktaş’ın içersinde siyaseti ilk sokan ismin Başkan Yıldırım Demirören olduğunu söyledi ve kendisinin tek partisinin Beşiktaş olduğunu söyledi.

Murat Aksu'nun yaptığı basın açıklaması şu şekilde:

17 Ocak 2010 Pazar gecesi Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Sayın Yıldırım Demirören'in katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamaları, seçim sürecinin kendisi üzerinde yarattığı karamsarlık ve düş kırıklığının yansıması olarak gördüğümü öncelikle bir Beşiktaş taraftarı ve Başkan Adayı olarak üzüntüyle belirtmek isterim.

Beşiktaş JK Başkan Adayı Murat Aksu olarak şunun altını çizmeliyim ki şahsıma gelen tekliflere rağmen hayatımda hiçbir siyasi partinin üyesi olmadım ve şimdi de değilim.

Sayın Yıldırım Demirören seçim malzemesi olarak nedense Beşiktaş ve siyaseti yan yana getirmeye özel bir çaba göstermektedir. Sayın Demirören, mevcut ikinci başkanının bir siyasi partinin üst düzey yönetiminde bulunduğunu ve aktif siyaset yaptığını ne çabuk unuttu! Aynı partinin gençlik kollarından ve üyelerinden kendi dönemi içinde çok sayıda kişiyi Beşiktaş Jimnastik Kulübüne üye yaptırdığı belgelerle sabittir. Sayın Demirören öncelikle Beşiktaş Genel Kurul'u üzerine koymaya çalıştığı bu siyasi vesayeti açıklamalıdır. Beşiktaş'tan başka kaygısı olmayan üyelerimizin bu Genel Kurul'a gelerek oylarını kullanmaları ve buna benzer vesayetleri kırmaları bir kez daha önem kazanmıştır.

Bu "Beşiktaşlı" üyeler ve etraflarında ki suç çetelerinin Beşiktaş-Denizlispor maçında, demokratik haklarını kullanarak kendisini "küfürsüz" şekilde protesto eden taraftarlara karşı organize bir şekilde neden şiddet uyguladıklarının açıklamasını da yine Yıldırım Demirören'den bekliyorum.

Ayrıca Sayın Yıldırım Demirören'le 2004-2007 yılları arasında Beşiktaş Jimnastik Kulübü yönetiminde çalıştık. O dönemde siyaset ile ilgili yapılmayan dedikodu ve manipülasyonların, bugün özellikle gündeme getirilmesi, Sayın Demirören'in kamuoyuna empoze etmeye çalıştığı "mağduriyet" propagandasının ürünüdür.

Sayın Yıldırım Demirören Beşiktaş'ta seçim sürecine siyaset karıştırdığını iddia ettiği Bakan, Vali ve Emniyet Müdürlerinden söz ediyor. Ancak isim ve yer belirtemiyor. İddiasını ispatlayacak hiçbir kanıt öne süremiyor. Bütün bunlar "çamur at izi kalsın" mantığından başka bir anlam taşımaz ve her şeyden önce Beşiktaş Başkanlığı makamında duran birine yakışmaz.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü, bünyesinde her siyasi görüşten, her etnik kökenden, her dini inanıştan ve toplumun her kesiminden insanı kucaklayan bir üst kimliktir.

Doğal olarak Beşiktaş siyaset üstü bir kurumdur. Benim tek rengim siyah - beyaz, tek partim Beşiktaş'tır.

Üzerinde sıkça spekülasyon yapılan Del Bosque konusunda Sayın Yıldırım Demirören'in söylemlerine istinaden bir kez daha açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur.

Öncelikle şunu açıkça belirtmek isterim. Del Bosque davasına bakan Avukatlardan Ayhan Çopuroğlu Sayın Serdar Bilgili döneminden beri Beşiktaş JK'nın avukatıdır ve Beşiktaş'a büyük katkıları olmuştur. Ayrıca Ortega davasındaki başarısından dolayı Sayın Aziz Yıldırım'ın Sayın Demirören'e tavsiye ettiği İtalyan Avukat Ettore dava sürecini Ayhan Çopuroğlu ile birlikte götürmüşlerdir.

Sayın Yıldırım Demirören yönetim kurulu üyelerinin verdiği yetki dahilinde Vincente Del Bosque ile, hukuki anlamda görüşümü almadan, İspanya'da kontrat imzalamıştır. Kontrata bakıldığında Beşiktaş aleyhine ağır hükümlerin olduğu açıkça görülür. Herhalde Sayın Demirören o anki panikle doğru dürüst okumadan bu kontratı imzalamıştır. İmza attığı bir kontratı bile okumayan biri, Beşiktaş gibi bir kulübün başında daha bir 3 yıl kalabilir mi?

Del Bosque'nin kontratının feshi öncesi Sayın Demirören'i, olası bir feshin sonuçları konusunda defalarca uyardım. Buna rağmen benim yurtdışında olduğum bir dönemde İspanyol teknik adamın kontratı tek taraflı olarak fesih edildi. Sonuçlarını düşünmeden kontrat fesheden, sonra da telaşla sorumlu arayan biri daha bir 3 yıl Beşiktaş'ın başında kalabilir mi?

Tüm Beşiktaş camiasının speküle edilen her konu ile ilgili doğru bilgilendirilme hakkı var. "Birlik ve beraberlik" spekülasyonlarıyla gerçekler örtülemez. Beşiktaş'tan başka kaygısı olmayanlar bu gerçeklerle yüzleşmekten korkmaz. Beşiktaşlıların Genel Kurul'da gerekeni yapacağına ve sorunların çözümü için yeni bir dönemi başlatacaklarına inancım sonsuz.

Beşiktaşlılara doğruları söylemenin Beşiktaş'a hiçbir zararı yoktur hatta büyük faydası vardır. Önümüzde ki günlerde Beşiktaş kamuoyunu meşgul eden ve tartışılan diğer konularda Beşiktaş camiası ile paylaşmaya devam edeceğim.

Kaynak: http://www.medyaspor.com/v02/news.aspx?id=39065

13 Aralık 2009 Pazar

Komplo Teorisi mi? Cin Fikirlilik mi?


Beşiktaş'ım Ocak ayında kendisi için çok önemli bir seçime gidecek. Kongre üyeleri bir sonraki dönem için Beşiktaş başkanı ve yönetim kurulunu seçecek. Bu kongre için şu ana kadar ortaya çıkan iki başkan adayı var. Murat Aksu ve Yıldırım Demirören. Seçim sonucu ne olur? hiç bilmiyorum. Aslında kendimce tahminlerim var tabii ki ama şu anda başka bir konudan bahsetmek istiyorum.
Öğrendik ki bu seçim kulüp tarihinde en fazla kongre üyesinin katılımı ile gerçekleştirilecek. Çok büyük bir kesim borçlarını, aidatlarını yatırmış ve oy kullanabilecek. Peki neden bu kadar kişi aidatlarını yatırdı?
Ben bunu ilk olarak insanların artık Yıldırım Demirören'e yeter demek için harekete geçmeye başlamaları olarak algıladım. Düşündüm ki kongre üyeleri artık bir şeyleri değiştirmek istiyor. Açıkçası sevindim de bu olay karşısında. Yeter demek için insanlar ödenmemiş aidatlarını yatırmaya koşmuşlardı.
Ne iyi oldu, ne güzel oldu derken şimdi ortaya atılan bir iki iddiaya göre duyduk ki aslında aidatlarını yatıranlar sadece oy kullanmak isteyenler değilmiş. Bir kaç kişi kendisi tarafından herhangi bir şekilde üyelik aidatı yatırılmadığı halde kulübün borç sorgulamasında borçlarının gözükmediğini öğrenmiş. Bu ne demek? Yani birisi veya birileri borçlarını yatırmayan üyelerin borçlarını yatırmış. "Acaba sorgulama sisteminde bir hata mı var?" diye kulübü arayıp sorduklarında "siz borcunuzu yatırmışsınız" diye bir cevap almışlar. Israrla kendilerinin yatırmadığını söyleseler de "biz bilemeyiz bizde borcunuz görünmüyor" denmiş.
Olay sadece bir iddiadan ibaret olduğu ve şimdilik herhangi bir kanıt olmadığı için daha fazla üzerine konuşamıyor ve bu yapılanlara bir isim koyamıyoruz ama insanlara para vererek oylarını satın almakla, para vererek insanların oy hakkını satın almak aynı şeydir benim gözümde. Belirtmeden bitirmek istemedim. Belirttim. Bitti.

Not: Eğer çevrenizde tanıdığınız kongre üyeleri varsa ve kendileri tarafından üyelik aidatları yatırılmadıysa, kendilerinden borçlarını sorgulatmalarını rica edin. Böylelikle olayın bizim Türk milletinin çok sevdiği bir komplo teorisi uydurması mı? yoksa gerçek mi olduğunu ortaya çıkartabiliriz.